Artikülâsyon, nefesin gırtlaktan çıktıktan sonra yutak, ağız ve burundan oluşan üçüncü ekip organlarında (Dil, damak, diş, dudak) konuşma dilimizin geleneksel seslerine dönüşüp biçimlenmesidir. Artikülâsyon teriminin yanı sıra boğumlama, eklemleme, telaffuz ya da oynaklama terimleri de kullanılır. Söyleyiş bozuklukları, konuşanın söyleyişinde değil, dinleyenin kulağındadır. Diğer bir değişle dinleyici, konuşma seslerini; yer değiştirmiş, atlanmış, eklemeler ve çarpıtmalar yapılmış gibi algılıyorsa söyleyiş bozukluğu var demektir. Konuşan kişi ses birimlerini (fonemleri) nasıl çıkarırsa çıkarsın, işitenlere yanlış gelmedikçe fonemler doğru söylenmiş sayılmaktadır.
Artikülâsyon bozukluğu dört değişik türde görülür:
1)Atlama( Sesin Düşürülmesi)
Atlama ( Omissions) yanlışlarında sözcüklerin yalnızca bir kısmı söylenir. “Araba” yerine “arba”, “Havlu” yerine “avlu”, “Saat” yerine “Sat” örneklerinde olduğu gibi bazı sesler düşürülmektedir.
2)Yerine Koyma (Sesin Değiştirilmesi)
Sesin değiştirilmesi ( Substitutions) sık görülen artikülasyon bozukluklarındandır. Sözcük içinde çıkarılması güç gelen bir ses, çıkarılması kolay gelen bir sesle değiştirilir.”Çizgi” yerine “Çisgi”, “Para” yerine “Paya” gibi ses değişiklikleri görülür. Bazen de sözcük içindeki seslerin yer değiştirmesi olabilir. “Kitap” yerine “Kipat” örneğinde olduğu gibi…
3)Sesin Eklenmesi ( Additions)
Sözcüğün aslında bulunmayan başka seslerin eklenerek söylenmesidir. Genellikle birbiri ardına gelen iki ünsüzün arasına bir ünlü ekleyerek söylenmesi şeklinde görülür. “Saat” yerine “Sahat”, “Spor” yerine “Sipor”, “Recep” yerine “İrecep” gibi…
4)Sesin Bozulması ( Distortions)
Sesin bozulması ( Çarpıtmalar) durumunda sesler tam doğru olmamakla birlikte gerçeğine yakındır. Ses, konuşma dilinde olmayan yeni bir ses olarak çıkarılır. “Gelir” yerine “Gelix”-“Geliy” ya da “Gelüm” gibi… Daha çok yöresel olarak çıkarılan sesler buna örnek teşkil eder.
Ses Bozuklukları ( Voice Disorders)
İnsan sesinin üç özelliği vardır; ses perdesi, yüksekliği ve kalitesi. Bu üç özellikteki bozukluklar konuşan ve dinleyen için estetik açıdan rahatsız edicidir ve iletişime engel olur. Sesleme(fonasyon) bozuklukları özellikle erken çocukluk döneminde ve ilköğretim çağındaki çocuklarda sık rastlanan bir bozukluktur. Bunun temel nedeni de bu yaş grubu çocukların oyunda ve etkinlikler esnasında aşırı yüksek sesle konuşmaları ya da bağırmalarıdır.
1)Ses Perdesi
Kişinin sesi perde bakımından yaşına ve cinsiyetine göre olması gerekenden daha alçak (pes) ya da yüksek (tiz) olursa toplumsal açıdan engellemelerle karşılaşır ve iletişimi zayıflar. Normal konuşmada yüksek ve alçak tonlar arasında yumuşak geçişler vardır. Bu perde geçişleri vurgulamayı sağlar ve konuşmayı monotonluktan kurtarır. Ses perdesi kırılmaları adölesan dönemde yaygındır. Sonraki yaşlarda devam etmesi iletişim sorunları yaratabilir.
2)Ses Yüksekliği
Çok zayıf ya da fazla yumuşatılmış bir ses belli uzaklıktan ve gürültülü ortamlarda anlaşılmayı güçleştirir. Çok yüksek ses ise, özellikle hoş olmayan bir ses niteliği varsa, dinleyici açısından rahatsız edici olmaktadır.
3) Ses Kalitesi / Tonu
Ses kalitesini tanımlamada genizsizlik (nazality) ve boğukluk (hoarseness) özellikleri dikkate alınır. Genizsizlik, burun boşluğundan geçen havanın miktarı ve tınlama (rezonans) için burun boşluğunun ne ölçüde kullanıldığıyla ilgilidir. Bir kişinin sesinin kronik şekilde boğuk olması ciddi larynx (gırtlak) sorunu olduğuna işaret etmektedir. Kronik boğuk sesli kişi bir uzmana gösterilmelidir.
4)Konuşma Akışındaki Bozukluklar
Bir konuşmanın akışı, süre, hız, ritim ve akıcılık içerir. Konuşma akışında duraksamalar konuşmacının anlaşılmasını güçleştirir. Bu durum dikkati çekecek kadar sık ve yaygın olduğunda bozukluk olarak kabul edilir.
5)Acele-karmaşık konuşma
Çoğunlukla kekemelik ile karıştırılan bu durum, aşırı konuşma hızı ile birlikte düzensiz cümle yapısını, söyleyiş problemlerini içerdiği gibi kekemeliğin problemi olan konuşmaya başlama güçlüğünü de içerir. Acele-karmaşık konuşanlar hızlı ve düzensiz söyleyiş biçimleri nedeniyle söylemek istediklerini anlatamazlar. Kekemelerin aksine bozukluklarının farkında değildir. Konuşabilirler ve nadiren kekelerler.
6)Kekemelik( Ritim Bozukluğu)
Konuşma özürleri arasında en eskiden bilinenidir. Kekemelik, konuşmanın akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Konuşmada uygun olmayan duraklamalar ve tekrarlar konuşmanın doğal akışını etkiler. Kekemelik, kişinin konuşmaya başlayamama, duraklama, bazı sesleri uzatma, tekrar etme, bazı vücut hareketleriyle (Sık tekrarlanan el-kol hareketleri, mimikler) konuşmanın sapma göstermesi şeklinde görülür.
Dil ve Konuşma Bozukluğu Olan Bireylerin Özellikleri
1) Kısıtlı sözcük dağarcıkları vardır. Ya hiç konuşmazlar ya da zor anlaşılan birkaç sözcük kullanabilirler.
2)Yutma, çiğneme sorunları olabilir.
3) Düşünce ve isteklerini anlatmada zorlanabilirler.
4)Jest, mimik işaret kullanmaya yönelebilirler.
5)İletişim kurmaya karşı isteksiz davranabilirler.
6)Çevrelerindeki seslere, konuşmalara ilgisiz davranabilir, dinlemez görünebilirler.
7)Anlaşılmaz sesler çıkarabilirler.
8) Çevreleri ile ve girdikleri ortamlarda uyum güçlükleri gösterebilirler.
9) Yalnız kalmayı tercih edebilirler.
10) İsteklerini, düşüncelerini dile getirirken hoş olmayan (vurma, çarpma, ağlama, bağırma gibi) tepkilerde bulunabilirler.
11)Dikkat süreleri kısa ve dağınık olabilir.
12) Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.
13) Bellekleri zayıf olabilir.
14)Öğrendikleri bilgileri transfer edemeyebilirler.
Hangi durumlarda çocuğun konuşmasıyla ilgili endişe duyabiliriz?
* 1 yaşında halen ismine bakmıyorsa, ‘hayır’ sözcüğünü anlamıyorsa,
* 14-16 aylar arasında halen hiç kelimesi yoksa
*3 yaşından itibaren ‘ne, nerede, kim’ gibi basit soruları yanıtlayamıyorsa,
* 3 yaşından itibaren aile dışından birileri onun konuşmasını anlamakta güçlük çekiyorsa
*Konuşmaya eşlik eden nefes, ses veya yüze dair alışılmadık davranışlar varsa,
* 5 yaşından itibaren konuşmada belirgin tekrar ya da duraklamaları varsa,
* Seste soğuk algınlığına bağlı olmayan kronik boğukluk ya da kısıklık
*5 yaşından itibaren basit bir öyküyü olay sırasına göre anlatamıyorsa,
*7 yaşından itibaren daha karışık bir öyküyü anlatamıyorsa,
* Sözcük gelişimi sınırlıysa,
* Okul performansı kötüyse,
*Sözel ve sözel olmayan beceriler arasında belirgin bir fark varsa
Dil ve Konuşma Bozukluklarının Nedenleri
Yapısal (Organik Nedenler): Ağır ve uzun süren hastalıklar, sık sık geçirilen boğaz enfeksiyonları, duyusal yetersizlik (işitme kaybı, görme kaybı), zekâ, konuşma organlarında ve konuşmaya yardımcı kas ve sinirlerde sorunlar (yarık damak, kurt ağız, serebral palsi vb.) ağız ve gırtlak yapısındaki bozukluklar, dişlerdeki yapı bozuklukları vb.
Görevsel (İşlevsel) Nedenler: Organik problemler olmadığı halde bazı çocuklarda yine konuşma bozukluğu görülebilir. Bunun nedeni organın sağlıklı olduğu halde konuşmada üstlendiği görevi gereği gibi yerine getiremeyerek konuşmayı bozuk duruma getirmesidir. Bu durum çoğunlukla yanlış öğrenme ve alışkanlıklarla ilgilidir. Evde yabancı dil konuşulması, konuşulan dilin niteliğinin farklı ve yetersiz olması, uygun olmayan modeller vb. nedenlerdir.
Psikolojik Nedenler: Konuşma bozukluklarının bazıları çocuk ve anne-babanın duygusal çatışmalarından kaynaklanır. Çocuğa konuşma fırsatının verilmemesi, çevresindeki kişilerin iyi model oluşturmaması, sosyo-ekonomik ve kültürel nedenler; ailenin çocuklarının, daima bebek kalma isteği, okul öncesi çağdan yeniden bebeklik çağına dönüş yapan çocuklarda yapısal ve organik herhangi bir bozukluk olmamasına karşın, onlarda bir konuşma bozukluğunun ortaya çıkış nedenini psikolojik kökende aramak gerekir. Bazı çocuklar aşırı derecede duyarlı, çekingen, utangaç, bazılarında ses algılaması ve ses ayrım gücü yetersizlikleri yaşarlar. Olumsuz çevre etmenleri ve taklit, güdüleme, uyarım ve teşvik eksikliği, ciddi duygusal sosyal problemi olan anne-baba ya da çocuk, utangaçlık, dikkat çekme isteği.
DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU
Dil gelişimi, doğumla birlikte başlayan ve tüm yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Dil tüm kuralları ile birlikte, geçirilen yaşantılar sırasında doğal olarak öğrenilmektedir. Çocuklar dili modelleri dinleyerek, bu modelleri taklit ederek, geri iletimi algılayarak, deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşarak öğrenmektedirler.
Çoğu bebek için çevreyle iletişim kurmak ağlamayla başlar ve her şey doğal olarak inanılmaz bir hızda gerçekleşir. Çocukta önce “Alıcı Dil” adı verilen söyleneni anlama gelişmeye başlar. Söylemek istediklerini sözel yolla ifade etmesi ise “İfade Edici Dil” olarak adlandırılır.
Konuşmanın normal gelişim aşamaları;
Yeni doğan dönemi (0-2Ay)
Bebeğin ihtiyacını belirtebileceği tek iletişim yolu ağlamadır. En yaygın sesler, rahatsızlık ve açlık ağlamalarıdır. Birinci ayın sonunda ağlamalar farklılaşmaya başlar ve anne bebeğin ağlama nedenini belirleyebilir.
Gıgıldama (Cooing) dönemi (2-3 Ay)
Bebekler bu dönemde s, k, g gibi yumuşak damak ve gırtlak seslerini çıkarabilirler; u, o, a gibi ünlüleri uzatabilirler. Bu dönem, gülme ve gıgıldama dönemi olarak adlandırılır.
Mırıldanma (Babbling) dönemi (4-6 Ay)
Bu dönemde dil kontrolü artar ve bebek dilini çeşitli yönlerde hareket ettirebilir. “B, p, m” gibi dudak sesleri artar. Başlangıçta refleksif olan sesler, bu dönemde amaçlı hâle gelir. Bebek 6 aylık olduğu zaman çıkardığı seslerin sayısı artarak karmaşık ses kombinasyonları düzenlemeye başlar.
Mırıldanmanın tekrarı dönemi (7-10 Ay)
Bebeğin çıkardığı sesler çevredeki lisanın niteliklerini kazanır ve hece tekrarına doğru gelişmeye başlar. Ünlü ve ünsüz sesleri birleştirir ve bunları tekrarlar (ma-ma, ba-ba, de-de gibi).
Jargon dönemi (11-14 Ay)
11-14 Aylar arasında çocuklar cümle seslerine benzeyen bir dizi ses üretiminde bulunurlar. Bunlar jargon denilen anlaşılmaz mırıltılardır. Ferguson’a göre (1978), jargon sözcükler, mırıldanma ve yetişkin benzeri konuşma arasında bir bağ oluşturmaktadır.
Tek sözcük dönemi (12Ay-18Ay)
İlk anlaşılabilen sözcükler bir yaş civarında üretilir. Çocuk bir tek sözcük üreterek bunu tüm cümle yerine kullanabilir. Çocuğun ilk sözcük dağarcığının büyük bir bölümü isimlerden oluşmaktadır. Bu dönemdeki çocukların ifadeleri, içinde bulundukları durumla birlikte yorumlanmalıdır. Karmaşık iletişim durumunda; durum içinde bulunan nesneler, bakışın yönü, ses iniş-çıkışı, anlama ilişkin ipuçları verebilmektedir. Çocuğun ilk sözcükleri genellikle duygusal bir anlam taşımakta ve daha çok çocuğun gereksinimleriyle ilgilidir. İlk sözcüklerin içeriği incelendiğinde isimlerden sonra sıra ile fiiller, sıfatlar ve edatlar kullanılmaktadır.
İki sözcüklü ifadeler dönemi (18Ay-2Yaş)
18 Ay ile 2 yaş arasındaki çocuklar, iki sözcüğü birleştirerek cümle oluşturmaya başlarlar. İki sözcük birleşimi ile çocuk farklı anlamlar ifade etmeye başlar. Bu ilk cümleler çoğunlukla isim ve fiillerin birleşmesinden oluşur. Ses tonu, duraklama ve sözcük düzeni yetişkininkine benzer hâle gelmeye başlar. Bloom, çocuğun söylediklerini durum içinde değerlendirmenin önemli olduğunu vurgular. Sözcüklerin işlevleri anlam içinde değişebilmektedir.
Üç ve daha fazla sözcüklü ifadeler dönemi (2yaş-4yaş)
Çocuk üç, dört sözcüğü yan yana getirerek tek bir düşünceyi bütünüyle ifade edebilir. Bu dönemde çocuğun sözcük dağarcığı hızla gelişir. Özellikle kavramsal gelişimle yakından ilişkili olarak neden-sonuç (de, ondan, diye, çünkü, onun için), yer (içinde, üstünde, altında), zaman (şimdi, sonra, yarın) kavramlarıyla ilgili sözcüklerin arttığı görülür. Bu dönemde çocuğun sözcük dağarcığı 200-300 kelimeye kadar çıkmaktadır.
Dil, insanların birbirleriyle duygu ve düşüncelerini paylaşmak amacıyla kullandığı ortak kurallar sistemidir. Konuşma ise, sözel iletişim aracıdır ve dil bilgilerini iletmek için ses kullanır. Konuşma, dili iletmek için bir araçtır.
Konuşmanın anlaşılır ve doğru olabilmesi için bazı nitelikler taşıması gerekir. Bu nitelikler:
- Açıklık: Söylenmek istenenin açık ve sade bir dille anlatımı dinleyenler tarafından anlaşılmasını kolaylaştırır. Uzun ve terimlerle dolu cümleler anlaşılmayı güçleştirir.
- Artikülasyon: Konuşma seslerini düzgün çıkarmaya, mırıldanmadan, sesleri yutmadan, eklemeler yapmadan konuşmaya özen gösterilmelidir.
- Dil bilgisi: Her dilin kendine göre kuralları vardır. Dil, kurallarına uymadan kullanıldığı takdirde şekil ve anlam yönünden bozukluklar ortaya çıkar. İnsanlar konuştuğu dilin kurallarını bilirse bu tür sorunlar yaşanmaz.
- Sürat: Konuşan kişinin konuşma esnasındaki hızıdır. İnsanların çoğu hızlı konuşamaz. Kimi insanlar ise çok hızlı konuşur. Her ikisi de yanlıştır. Akıcı ve anlaşılır bir konuşmada normal sürat, dakikada 90–100 kelime konuşmaktır. Vurgulanacak kelimelerde yavaşlamak, çabuk ilerleyen düşünceleri konuşurken ise hızlanmak anlaşılır bir konuşma için gereklidir.
- Duraklama: Konuşmada noktalama işaretleri anlamındadır. Konuşma esnasında da tıpkı yazı okurken ya da yazarken olduğu gibi noktalama işaretlerine uygun duraklamalara dikkat edilmesi gerekir.
- Ses tonu ve doğru nefes alma: Ses tonu sesin yükselip alçalması, azalıp çoğalmasıdır. Konuşma esnasında değişik ses tonları kullanmak konuşmayı anlaşılır ve ilgi çekici yapar. Konuşmanın tekdüze (monoton) olmaması için ses tonuna dikkat edilmelidir. Ayrıca konuşma esnasında duraklamalarda düzgün ve yeterli nefes almak konuşmanın akışı ve anlaşılırlığı için önemli bir noktadır.
- Ses gücü: Konuşan kişinin konuşmasının karşısındaki kişilerin duyabileceği şekilde olmasıdır. Konuşma gücünün düşük olması konuşan kişinin kendine güveni olmadığı intibası bırakmakla birlikte anlaşılmasına da engel olacaktır.
- Beden dilinin kullanılması: Konuşma esnasında jest ve mimiklerin kullanılması kişinin kendini ifade etmesini ve karşısındakiler tarafından anlaşılmasını kolaylaştırır ancak konuşurken vücut hareketlerinin gereğinden fazla kullanılması dinleyen kişinin dikkatini dağıtacağından anlaşılırlığı azaltacaktır. Bu nedenle jest ve mimikleri uygun yerlerde ve yeteri kadar kullanmaya özen gösterilmelidir. Beden dilini kullanırken dikkat edilmesi gereken bir nokta da göz kontağı kurmaktır. Konuşan kişinin dinleyenle göz teması içinde olması gerekir. Karşısındakine bakmadan konuşmak dinleyenin ilgisini azaltacağından anlaşılmayı azaltacaktır.
Klinik Psikolog Fatih UĞUR
Fatih UĞUR – Klinik Psikolog
Genç, Yetişkin, Çift ve Aile Psikolojik Danışmanlık
1986 Karaman Ermenek doğumlu olan Klinik Psikolog Fatih UĞUR, lisans eğitimini Ege Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümünde tamamladı. Yüksek Lisans Eğitimini ise İstanbul Esenyurt Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında tamamlayarak, Klinik Psikolog ünvanını aldı. Konyada Psikolojik Danışman olarak 11 yıldır çalışmalarına devam etmektedir. Özellikle Çocuk, Genç, Yetişkin Psikolojik Danışmanlığı alanlarında yoğun olarak çalışmaktadır.
ALMIŞ OLDUĞU EĞİTİMLER
– EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) Terapisi Eğitimi
– Çocuk ve Ergenlerle EMDR Terapisi Eğitimi
– Çocuk ve Ergen Psikoterapisi Eğitimi
– Oyun Terapisi Eğitimi
–Psikoterapi Enstitüsü Uzm. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ’ tan Hipnoz Eğitimi aldı.
– Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)’ den Cinsel Terapi Eğitimi aldı.
–Aile Danışmanlığı Eğitimi – Adnan Menderes Üniversitesi
Klinik Psikolog Fatih UĞUR - Danışan Tavsiye ve Yorumları
Gül
Hayatımın en kötü döneminde ağlamaklı bir sesle aramıştım Fatih Beyi. İnternetten bulmuştum kendisini. Yoğun olum korkusu yaşıyordum. aradığım ilk gün randevu verdi. Güler yüzü ve samimiyetiyle doğru bir tercih yaptığımı ilk görüşmede anladım. İnanın ilk seansta sıkıntılarımın yarısı gitmişti. Seanslara devam ettikçe geçmişteki bir çok sıkıntının birikip dışa olum korkusu olarak vurduğunu anladım. Emdr ile Teker teker çözdük sıkıntıları halada seanslar devam ediyor. Evden dışarı çıkmak bile istemezken şimdi sokaklarda fatih bey var Emdr diye bir yöntem var diye bağırmak istiyorum kendimi fatih bey ve sihirli değneğiyle(emdr) tanıştığım için çok şanslı hissediyorum.sizde yardım almaya karar verdiyseniz fatih bey işini çok iyi yapan biri. Bırakın hayatınıza dokunsun. Pişman olmayacaksınız…
şe…l
Fatih Bey genç yaşında gerçekten işinin erbabı olmuş. Çocuğuma yardımcı oldu ilk gittiğimizde seansların uzun sürebileceğini söylemişti. Ancak gittikten sonra gerek kalmadığını seansların 1 seferde yeterli olacağını söyledi. Seansları uzatıp fazla para almak amaçlı düşünebilirdi. Ama öyle bir uzman değil gözlemlediğim kadarıyla öyle para peşinde değil ilk önce danışanına önem veriyor . İnternetten bulduk o şekilde gittik.
Ş…..
İnternet üzerinden ulaştım Fatih Hocama. Çocuğum için gitmiştim. Öz güven hakkında emdr terapisi uyguladı. Alt ıslatma sorunu ortadan kalktı. İlk başta ön yargılı olarak gitmiştik. Ama süreçten çok memnun kaldık. Sorumluluk bilinci yerleşti odasını bile toplamaya başladı çocuğum. memnuniyetimden dolayı herkese tavsiye ediyorum.
Aslı G.
Fatih beyi internetten psikolojik danışman ve terapist ararken buldum. Kendisini önceden hiç tanımıyorum bilgim yoktu. Çok çaresiz ve umutsuzdum. Daha önce giden yardım alan kişilerin yorumlarını okuyarak karar verdim kendisinden yardım almaya. Seanslara gidip geldikçe kendisinin ne kadar doğru bir çözüm ne kadar doğru bir karar olduğunu bir kere daha anladım. Ben hayatımda asla benim başıma gelmez asla asla dediğim çok ağır bir travma çok ağır bir olay yaşadım. Hiçbir şeye inancım kalmadığı asla tazelemek her şey bitti dediğim bir anda tanıdım kendisini. Kendisi emdr tedavisi uyguladı. Şuan ne durumda olduğumu anlatamam. Bu duruma gelebileceğimi asla düşünmüyordum. Allah bin kere razı olsun. Hakkını ödeyemem. Yanında kendinizi çok rahat hissedebileceğiniz sonsuz güvenebileceğiniz mükemmel bir insan. Ben kendisini nasıl yorumlar sayesinde bulduysam inşallah benim yazdıklarımda birilerinin iyi olmasına vesile olur. Tekrar tekrar teşekkür ediyorum rabbim her şeyi gönlüne göre versin inşallah.
Merve
Fatih Bey’i facebook sayesinde tanıdığım ve destek aldığım bir uzmandır. İşinde oldukça başarılı bulduğum psikoloğum Fatih Bey’in yanından her seans sonrası mutlulukla ayrıldım Benim de herkes gibi anlatacak çok şeyim, içinde boğulduğum problemlerim, dinmeyen gözyaşlarım vardı. Daha ilk seansımızda emin olun ki %50 hepsi azaldı. Özellikle gözyaşlarım…Sonraki seanslarımızda Fatih Bey beni mucize EMDR terapi ile tanıştırdı. Nedir bu EMDR derseniz başta anlamlandıramadığım Fatih Bey sayesinde gücüne inandığım içimden çok sevdiğim yeni bir ben çıkartan mucize terapi yöntemi. Biraz daha açacak olursak ;kötü anılarımızı hafızamızdan silmek tabi ki mümkün değil ama EMDR ile kötü anı ne varsa barışıyorsunuz .Şöyle bir durum var ki tedavi yöntemi ne kadar Mucize olsa da etkili bir yöntem olsa da işin sırrı terapistinizin başarısında. İşte tam bu noktada bu sayfayı okuyan herkes Kesinlikle Fatih Bey ile tanışmalı. Profesyonelliğiyle samimiyetiyle özellikle sabrıyla beni mesleğindeki başarısına hayran bıraktı. Bugün kendisiyle son seansımız olacak. İnanın tedavimin bittiğine üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum. Buradan kendisine sonsuz kere teşekkürlerimi iletiyorum. Meslek hayatında istediği başarıya ulaşmasını diliyorum. İyi ki sizi tanıdım. Çünkü sizin sayenizde kendimi tanıdım. İyi ki varsınız.
S.M.M.M Ayhan T.
Sayın Fatih Uğur beyden 3 yaşındaki çocuğumuzun kardeş kıskançlığı sorunu ile ilgili yardım almıştık. Daha önce sorun yaşamadığımız birçok konuda oğlumla sorunlar yaşamaya başlamıştık. Kendisinin soruna yaklaşımı ve önerileri bizim için gerçekten faydalı oldu, yardım alacak ailelere tavsiye ederim. Görüşmeleri sonlandırdıktan sonrada takip edip bilgi alması bizim mutlu etti. Kendisi gerçekten alanında uzman bir danışman olup, kendisine iş hayatında başarılar diliyorum.
E.G.
Anksiyete bozukluğu nedeniyle psikolog ararken EMDR’yi keşfettim. Konya emdr diye arama motorunda aradığım zaman ise Fatih beye ulaştım. Fatih Bey ile yaklaşık 15 seans aldım. İlk seanslarda emin değildim bu illetten kurtulacağıma ama her seans sonrasında hafiflediğimi fark ettim korktuğum ne varsa hepsinden kurtuldum. İlaç bağımlılığım bitti artık ilaç kullanmıyor özgüvenli cesur bir bireydim. Fatih bey işinin uzmanı çok titiz çalışıyor ne varsa sizi rahatsız eden her şeyi çalışıyor. Yaşam koçu gibi hayatınıza hatalı alanlarınıza dokunup sınırlarınız olduğunu düzeltme yöntemleri öğretiyor. Ben iyileştiren ve mutluyum gülümsüyorum. Herkes gülsün ve mutlu olsun diye buraya yazıyorum. Fatih hocam iyi ki var ve kesinlikle Fatih hoca ile tanışın eminim çok iyi gelecek size de.
ÇOCUK PSİKOLOĞU, PEDAGOG, DİL VE KONUŞMA TERAPİSTİ ve OYUN TERAPİSTİ HİZMET BÖLGELERİMİZ
KONYA:
AHIRLI, AKÖREN, AKŞEHİR, ALTINEKİN, BEYŞEHİR, BOZKIR, CİHANBEYLİ, ÇELTİK, ÇUMRA, DERBENT, DEREBUCAK, DOĞANHİSAR, EMİRGAZİ, EREĞLİ, GÜNEYSINIR, HADİM, HALKAPINAR, HÜYÜK, ILGIN, KADINHANI, KARAPINAR, KARATAY, KULU, MERAM, SARAYÖNÜ, SELÇUKLU, SEYDİŞEHİR, TAŞKENT, TUZLUKÇU, YALIHÜYÜK, YUNAK
KARAMAN:
AYRANCI, BAŞYAYLA, ERMENEK, KAZIMKARABEKİR, MERKEZ, SARIVELİLER
AKSARAY:
AĞAÇÖREN, ESKİL, GÜLAĞAÇ, GÜZELYURT, MERKEZ, ORTAKÖY, SARIYAHŞİ, SULTANHANI
NİĞDE:
ALTUNHİSAR, BOR, ÇAMARDI, ÇİFTLİK, MERKEZ, ULUKIŞLA
KAYSERİ:
AKKIŞLA, BÜNYAN, DEVELİ, FELAHİYE, HACILAR, İNCESU, KOCASİNAN, MELİKGAZİ, ÖZVATAN, PINARBAŞI, SARIOĞLAN, SARIZ, TALAS, TOMARZA, YAHYALI, YEŞİLHİSAR
NEVŞEHİR:
ACIGÖL, AVANOS, DERİNKUYU, GÜLŞEHİR, HACIBEKTAŞ, KOZAKLI, MERKEZ, ÜRGÜP
ESKİŞEHİR:
ALPU, BEYLİKOVA, ÇİFTELER, GÜNYÜZÜ, HAN, İNÖNÜ, MAHMUDİYE, MİHALGAZİ, MİHALIÇÇIK, ODUNPAZARI, SARICAKAYA, SEYİTGAZİ, SİVRİHİSAR, TEPEBAŞI
ANKARA:
AKYURT, ALTINDAĞ, AYAŞ, BALA, BEYPAZARI, ÇAMLIDERE, ÇANKAYA, ÇUBUK, ELMADAĞ, ETİMESGUT, EVREN, GÖLBAŞI, GÜDÜL, HAYMANA, KAHRAMANKAZAN, KALECİK, KEÇİÖREN, KIZILCAHAMAM, MAMAK, NALLIHAN, POLATLI, PURSAKLAR, SİNCAN, ŞEREFLİKOÇHİSAR, YENİMAHALLE
ANTALYA:
AKSEKİ, AKSU, ALANYA, DEMRE, DÖŞEMEALTI, ELMALI, FİNİKE, GAZİPAŞA, GÜNDOĞMUŞ, İBRADI, KAŞ, KEMER, KEPEZ, KONYAALTI, KORKUTELİ, KUMLUCA, MANAVGAT, MURATPAŞA, SERİK
BURDUR:
AĞLASUN, ALTINYAYLA, BUCAK, ÇAVDIR, ÇELTİKÇİ, GÖLHİSAR, KARAMANLI, KEMER, MERKEZ, TEFENNİ, YEŞİLOVA
ISPARTA:
AKSU, ATABEY, EĞİRDİR, GELENDOST, GÖNEN, KEÇİBORLU, MERKEZ, SENİRKENT, SÜTÇÜLER, ŞARKİKARAAĞAÇ, ULUBORLU, YALVAÇ, YENİŞARBADEMLİ
İSTANBUL:
ADALAR, ARNAVUTKÖY, ATAŞEHİR, AVCILAR, BAĞCILAR, BAHÇELİEVLER, BAKIRKÖY, BAŞAKŞEHİR, BAYRAMPAŞA, BEŞİKTAŞ, BEYKOZ, BEYLİKDÜZÜ, BEYOĞLU, BÜYÜKÇEKMECE, ÇATALCA, ÇEKMEKÖY, ESENLER, ESENYURT, EYÜPSULTAN, FATİH, GAZİOSMANPAŞA, GÜNGÖREN, KADIKÖY, KAĞITHANE, KARTAL, KÜÇÜKÇEKMECE, MALTEPE, PENDİK, SANCAKTEPE, SARIYER, SİLİVRİ, SULTANBEYLİ, SULTANGAZİ, ŞİLE, ŞİŞLİ, TUZLA, ÜMRANİYE, ÜSKÜDAR, ZEYTİNBURNU
İZMİR:
ALİAĞA, BALÇOVA, BAYINDIR, BAYRAKLI, BERGAMA, BEYDAĞ, BORNOVA, BUCA, ÇEŞME, ÇİĞLİ, DİKİLİ, FOÇA, GAZİEMİR, GÜZELBAHÇE, KARABAĞLAR, KARABURUN, KARŞIYAKA, KEMALPAŞA, KINIK, KİRAZ, KONAK, MENDERES, MENEMEN, NARLIDERE, ÖDEMİŞ, SEFERİHİSAR, SELÇUK, TİRE, TORBALI, URLA
SON MAKALE VE YAZILARIMIZ
Çocuğum Yalan Söylüyor
Çocuklar yalan söylediklerinde ebeveynler doğal olarak üzülür ve ne yapacaklarını bilemeyerek öfkelenirler. Çünkü çocuklardan yalan duymak alışılageldik değildir
PSİKOLOG VE PEDAGOG ÜCRETLERİ
Zaman zaman içinde bulunduğumuz zorlayıcı durumlarla baş etmek bizim için kolay olmayabilir. Kendimizi çaresiz, umutsuz, yorulmuş hissettiğimiz zamanlar
Konya Diyetisyen Seans Ücretleri/Fiyatları 2021-2022
Beslenme uzmanları, beslenme ve insanın olduğu her ortamda var olan sağlık çalışanlarıdır. Bilinenin tersine sadece obezitede beslenmede değil
Konya Depresyon Terapisi
Hayat beraberinde birçok olay, düşünce ve duygu getirir. Herkes hayatında zaman zaman olumsuz olaylar yaşar, olumsuz düşüncelere ve