Kaygı, bedenin tehdit ve tehlikelere karşı tepki vermesi için tasarlanmıştır. Kaygı bedende kalp atışında hızlanma, solunum hızında değişiklikler ,mide-bağırsak sorunları, sıcak basması, ürperme, huzursuzluk, baş dönmesi ile karşımıza çıkar.
Tehdit anında bazen savaş, bazen kaç ya da don yanıtı verilir; sizi ya savaşmak için ya da kaçıp ondan uzaklaşmanız için hazırlar. Kaygı ile ilişkili tüm bedensel duyumlar, aslında bedeninizin sizi tehlikeye karşı harekete geçmeniz için fiziksel olarak hazırlama yoludur.
Kaygı (anksiyete) tehlikede olduğunuzu düşündüğünüz her durumda tetiklenir, gerçekten tehlikede olmadığınız durumlarda bile.. Evinizde bir yangın olduğunda duman dedektörleri sizi nasıl hızlı bir şekilde evden çıkmanızı sağlıyorsa kaygıda bedeniniz için bir duman dedektörü işini görür.
Fakat duman dedektörleri sadece yangın olduğunda değil her zaman çalışabilirler aynı şekilde kaygıda her hangi bir tehlike olmasa da sadece tehlikede olduğunuzu düşündüğünüz için bile kaygılı hissedebilirsiniz.Duman dedektörlerinde olduğu gibi gerçek bir tehlike olup olmadığını araştırmak önemlidir.
Kaygı(Anksiyete) Ne zaman Bozukluk Haline Gelir?
Zaman zaman öngörülmez, yeni ya da belirsiz durumlarda kaygı hissetmek normaldir. Her ne kadar fiziksel olarak tehlikeli olmayan durumlarda kaygı hissetmek sıkıntı verebilse de sadece bunu sıklıkla yaşadığınız da ve günlük yaşantınızda sıkıntı oluşturmaya başladığında bir sorun haline gelir.
Gelecekte olacak şeylere karşı genellikle korku ya da endişe duyarız. Mesela topluluk önünde konuşma yapacak olmak ya da işimizin ilk günü, çoğu insanın gergin ve korkulu hissetmesine neden olabilen olaylara örneklerdir.
Kaygı bozuklukları diğer adı ile anksiyete, kişilerin çevrelerindeki ya da kendi vücutlarındaki belli uyaranları tehlike ve tehdit olarak yorumlanması sonucu kontrol edilemeyen sıkıntı, korku, endişe ve gerginlik hissetmeleri sonucunda bu hisleri doğuran olay ve durumlardan kaçınma davranışlarıdır.
Kişinin tehlike ya da tehdit karşısında korkması veya kaygılanması tamamen doğal bir içgüdüdür. Titreme, çarpıntı, gerginlik, terleme veya baş dönmesi gibi bedensel tepkiler de kaygı göstergeleridir. Çünkü kaygı bedende meydana gelir. Fakat bu göstergelerin şiddetli olması, uzun süre devam edip kontrolden çıkması anksiyete bozukluğunun göstergesidir.
Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları Nelerdir?
*Panik Atak
*Agarofobi
*Özgül Fobi
*Sosyal Kaygı Bozukluğu
*Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm)
*Yaygın Kaygı Bozukluğu
*Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
Panik Atak
Kaygı bozukluklarından biri olan panik atan aniden başlayan, kişinin göğsünde baskı,ürperme,sıcak basması,boğulma hissi, nefes darlığı hızlı ve düzensiz kalp atışı,karıncalanma, uyuşma,baş dönmesi,mide bulantısı gibi semptomların eşlik ettiği korku ve dehşet duygusudur.Kişi ölecekmiş, aklını kaybedecekmiş gibi gerçek dışı şeyler hissedebilir.
Bazı panik ataklar beklenmedik ya da duruma bağlı ataklar olabilir. Köprüyü geçmek, kapalı alışveriş merkezinde dolaşmak,uzun yola çıkmak gibi durumlar karşısında tetiklenebilir.
Agorafobi
Agorofobi olan kişiler korktukları yer ya da durumlardan tamamen kaçınırlar ya da eğer yüzleşebiliyorlarsa yoğun kaygı yaşarlar ve yanlarında güvenebildikleri birine ihtiyaç duyarlar.
Agorafobi genelde evden uzak durma,kalabalık içinde yalnız olma,evde tek başına kalma, bir köprü ya da otobüs,araba,tren ve uçakla seyahet etme gibi durumları kapsamaktadır.
Agorafobi hızla gelişir. Sadece birkaç hafta içinde bir dizi panik atak yaşadığında kişi başka ataklar yaşama yaşayacağı kaygısı ve korkusu ile evden çıkmaktan kaçınabilmektedirler.
Özgül Fobi
Özgül fobiye sahip kişiler belirli nesne ya da durumlara karşı sebepsiz bir korku ve kaygı yaşarlar. Kişi bu durum karşısında kaçınır veya yüksek kaygıyla katlanır. Genel olarak korku uyandıran uyarandan kaçmaları ne kadar zor olursa kötü hissederler.
Yaşamda insanlarda karşılaşabileceğimiz çeşitli özgül fobiler vardır. Bunlardan en çok rastlananı; hayvanlar, kan, uçakla seyahat etmek, kapalı kalmak, gök gürültüsü, yükseklik, asansördür. Bu uyaranlardan birine maruz kalmak yüksek kaygı yaşamaya ve atak geçirmeye neden olabilir.
Fobiler, genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde başlar. Özellikle hayvan fobileri erken dönemde görülür. Çocuklukta yaşanan travmatik olaylardan (hayvan tarafından ısırılmak,asansörde kalmak vs..) sonra başlar. Yaşanılan travmatik olaylar kişinin iş ve gündelik hayatını etkiler.
Sosyal Kaygı Bozukluğu
Kalabalık önünde konuşmak,yazı yazmak veya bir performans sergilemek, yemek yemek veya bir şeyler içmek,belki de sadece biriyle konuşmak kişi için aşırı kaygı yaratabilir. Kaygı yaratma nedeni ise kişinin sakar,aptal,utanç verici,rezil olma ya da sosyal olarak reddedilme korkusunun tetiklemesidir. Bu yüzden kişi bu durumlardan kaçınır ya da yüksek bir kaygı yaşayarak bu durumlara katlanır.
Hem erkek hem de kadınlarda olmak üzere pek çok kişide sosyal kaygı bozukluğu görülmektedir. Bu kaygıyı yaşayan kişilerde kıpkırmızı olma, sesin kısılması, titreme,terleme gibi fiziksel semptomlar görülür. Çocuklar ise kaygılarını tutunup kopamayarak,ağlayarak,donarak,geri çekilerek,öfke nöbetleri geçirerek ve konuşmayı reddederek ifade edebilir.
Sosyal kaygı bozukluğu çekingen kişilik özelliği semptomları ile benzerdir. Genetik bir alt yapısı olduğu gibi aile geçmişi de önemli etkenlerdendir.Sosyal olarak bastırılmış,eleştriye karşı aşırı hassas olan ve yetersiz hisseden kişilerde de bu durumla örtüşme olasılığı yüksektir.
Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm)
Seçici konuşmazlık, normal konuşma geliştikten sonra okul öncesi yaşlarda
(2-4)başlar.Çocuk evde aile üyeleri ile birlikteyken konuşurken yabancılar arasında sessiz durur ve okula başladığında bu durum bir sorun haline gelir.Normalde konuşurken okul gibi sosyalleşmesi gereken ortamlarda hiç konuşmaz.
Genelde utangaç olsalarda bu tip çocuklar diğerleri gibi normal duyum ve zeka düzeyine sahiptir. Konuştukları zaman bu çocukların normal artükülasyon, cümle yapısı ve kelime dağarcığına sahip olduğu görülür.
Seçici konuşmazlık çok fazla yaygın değildir ve çocuk okula başlayana kadar çok fark edilmez.
Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
Ayrılma kaygısı bozukluğu çocuklukta başlayıp yetişkinlikte de devam edebilmektedir. Çocuklarda yeni bir eve taşınma, okul değiştirme, yakın bir arkadaşının ya da evcil hayvanın ölümü gibi olaylarla başlayabilmektedir. Bundan dolayı da okula ve işe gitmeye ya da evden uzak bir yerde kalmaya karşı isteksizdirler.
Yaşamlarında önemli olan kişilere zarar gelebileceğini, kaybolabileceğini düşünürler.Bu yüzden ayrılma düşüncesi bile kaygıya,kabuslara veya belki de kusma ya da fiziksel şikayetlere yol açabilir.
Yaygın Kaygı Bozukluğu (Yaygın Anksiyete Bozukluğu)
Yaygın kaygı bozukluğu diğer kaygı türlerine göre biraz daha dağınıktır. Gerginlik hissi daha hafif ve kroniktir, panik atak yoktur. Yaygın kaygı bozukluğu yaşayan kişiler genellikle sağlık,ailevi problemler,para , okul ,iş, aşırı kontrol edilmesi zor endişeler, kas gerilmesi,huzursuzluk,çabuk yorulma ve sinirlenme, dikkat ve uyku problemleri gibi fiziksel ve zihinsel problemler görülür.
Yaygın kaygı bozukluğunun oluşmasında çevresel faktörlerin olduğu kadar genellikle genetik faktörler de önemli rol oynamaktadır. Kişinin doğup büyüdüğü ortam, yaşam olayları,çocukluk yaşantıları ve deneyimleri de anksiyete bozukluklarının farklı dönemlerde gelişmesine sebep olabilir.
KAYGI (ANKSİYETE)BOZUKLUĞUNDAN NASIL KURTULABİLİRSİNİZ?
Anksiyete bozukluğu yaşayan kişiler yaşadıkları durumlarla, tek başına baş edemediklerinde bir klinik psikolog, psikolog ya da psikolojik danışmandan destek almaları gerekmektedir. Çoğunlukla ilaç ya da psikoterapi tek başına kullanılabileceği gibi birlikte de kullanılabilir.
Terapi sürecinde bilişsel ,davranışsal terapi EMDR terapisi ve gevşeme egzersizleri,stresle baş etme becerilerinin kazandırılmasıyla kişi psikolojik açıdan güçlendirilir.Terapi sürecinde sosyal destek almak, farklı aktiviteler nefes egzersizleri yapmak süreci daha rahat atlatılmasını sağlar.
Anksiyete ve kaygı ataklarını önlemek için yapabileceklerinizin detaylı anlatıldığı; ‘Anksiyete (Kaygı) Ataklarını Durdurmak İçin 10 Öneri‘ başlıklı yazımızı okumanızı öneririz.
KAYGI (ANKSİYETE) BOZUKLUĞU VE EMDR TERAPİSİ
Genellikle yaşanılan kaygıların altında mutlaka kişinin hazmetmekte zorlandığı olumsuz bir olay vardır. Diğer bir terapi yöntemi olan EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme) ile de kaygının yaşanmasına neden olan kökenindeki anılar bulunarak çalışılır.
EMDR, acı anıları unutulmasına değil anılara karşı kişinin seansta çalışılarak,duyarsız hale gelmesini sağlar.Bu sayede beynin hazmediği ve işlemleyemediği travma etkisindeki anılar çalışılarak kişiyi sorun olarak etkileyen kaygı(anksiyete)bozukluğu da azalır,hatta ortadan kalkar.
EMDR ilaç kullanan, kullanamayan veya kullanmak istemeyen kişiler, çocuklar, kalıcı olarak düzelmek isteyen insanlar için en uygun terapi yöntemidir.
Kaygı ve EMDR terapisi, danışanın geçmişteki olumsuz yaşantısının, bugünkü yaşantısını bozmayacak hale getirerek, hızlı yanıt alınmasını sağlar.
No comments yet.