Önemli bir olay ya da yaşam değişikliği konusunda kaygılı olmak normal olsa da, ülkemizde birçok insan endişe ya da korkudan daha fazlası olan kaygı (anksiyete) bozukluğu ile yaşıyor.
Anksiyete bozuklukları, kontrol edilemeyen ani korku, kalp çarpıntısı, titreme, ya da terleme gibi yoğun endişe veren panik atakları da içeren önemli bir sorundur. Yaygın Anksiyete Bozukluğu’ nda görülen belirtilerden en önemlisi panik ataklardır. Panik atak, kaygı bozukluklarında görülen belirtilerden birinin adıdır ve kaygının yoğun olarak geldiği atakları ifade eder.
Anksiyete (kaygı) bozukluğu olanlar için, psikolog ya da psikolojik danışman tarafından verilecek psikolojik danışmanlık ve psikiyatri hekimi tarafından uygulanacak ilaç tedavilerini araştırmak uzun vadede bu sorundan kurtulmak için önemlidir. Ayrıca kaygı bozukluğuna neden olan travmaların EMDR ile çalışılması da sorunun çözümünü son derece olumlu etkileyecektir.
Ayrıca herkes iyi planlanmış bir diyet, alkol ve kafeini kısıtlama ve kendine zaman ayırma gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile stres ve kaygıyı (anksiyete) azaltmanın diğer yollarından yararlanabilir.
Ayrıca, anksiyetenin gelmekte olduğunu ya da geldiğini anladığımızda atabileceğimiz adımlar vardır. Zihninizi rahatlatmanıza ve düşüncelerinizin kontrolünü yeniden kazanmanıza yardımcı olmak için bu 10 uzman destekli öneriyi deneyin.
1. Yaşadığınız An’ da kalın.
Kaygı, geleceğe yönelik bir akıl durumudur. Bu yüzden ne olacağına dair endişe etmek yerine, kendinizi şimdiki zamana getirin. Kendinize sorun: Şu anda neler oluyor? Güvende miyim? Şu an yapmam gereken bir şey var mı? Değilse, endişelerinizi tekrar gözden geçirmek için günün ilerleyen saatlerinde kendinize ait bir “endişe saati ” planı yapın, böylece çok uzak senaryoların sizi yoldan çıkarmasını önleyebilirsiniz.
2.Olanları yeniden anlamlandırın.
Panik ataklar genellikle ölmekte olduğunuz ya da kalp krizi geçirdiğiniz gibi hissetmenizi sağlar. Kendinize bunları hatırlatın: “Panik atak geçiriyorum, ama zararsız, geçici ve yapmam gereken bir şey yok” Panik atak vücudun ölümle ilgili değil, tam tersi hayatta kalmayla ilgili verdiği tepkilerdendir.
3.Düşüncelerinizin mantık dışı olmadığından emin olun.
Kaygı (anksiyete) sahibi insanlar çoğu zaman en kötü senaryolara düşünür. Bu endişelerle mücadele etmek için ne kadar gerçekçi olduklarını düşünün. İşyerinde büyük bir sunum hakkında gergin olduğunuzu varsayalım. ‘Her şeyi berbat edeceğim’ diye düşünmek yerine, ‘Hazırlıklarımı tamamlamazsam bazı şeyler iyi bazıları kötü gidebilir.’ şeklinde daha gerçekçi düşünceleri tercih edin. Korkularınızı yeniden gözden geçirmek, beyninizin endişeli düşüncelerinizle başa çıkmak için akılcı bir yol bulmasını sağlar.
4.Nefes alın, verin.
Derin nefes almak sakinleşmenize yardımcı olur. Belirli nefes alıştırmalarını duymuş olsanız da, belli sayıda nefes almayı düşünmenize gerek yok. Bunun yerine, yavaş ve sakin bir şekilde bulunduğunuz yerin kokusunu alarak nefes almayı deneyin. En rahatlatıcı nefes, diyafram nefesidir. Bir şeyin koklayarak nefes aldığımızda diyafram nefesi almış oluruz.
5. 3+3+3 Tekniğini Uygulayın.
Çevrenize bakın ve gördüğünüz üç şeyi adlandırın. Sonra, duyduğunuz üç sesin adını yazın. Son olarak, vücudunuzun üç parçasını – bileğinizi, parmaklarınızı veya kolunuzu hareket ettirin. Klinik Psikolog Fatih UĞUR, bu çalışma sayesinde kişinin geleceğin felaket senaryolarından şimdiki zamana ve bulunduğu ortama geri gelmesinin çok daha kolay olacağını ifade ediyor.
6.Sadece herhangi bir şey yapın.
Ayağa kalkın, yürüyüşe çıkın, bulunduğunuz ortamı değiştirin. Derinlemesine düşüncelerle oluşan o kısır döngüden çıkmak için herhangi bir şey yapın, bir eylemde bulunun.
7. Dik ve her şey yolundaymış gibi durun.
Kaygılı olduğumuzda, genel olarak kambur dururuz, omuzlarımız düşüktür, başımız öne eğiktir. Bu doğal reaksiyonun tersine çevrilmesi için hemen omuzlarınızı geri çekin, dik durun ve başınızı dik bir konuma getirin. Bu, vücudunuzun kontrol altında olduğunu hissetmeye başlamasına yardımcı olur.
8. Şekerden uzak durun.
Stresli olduğunuzda tatlı bir şeye ulaşmak cazip gelebilir, ancak araştırmalar çok fazla şeker tüketmenin endişeli hisleri daha da kötüleştirdiğini göstermektedir. Şeker çantasına ulaşmak yerine, bir bardak su için veya protein yiyin.
9. İkinci bir kişiyle paylaşın.
Bir arkadaşınızı ya da aile üyelerinizi arayın ya da mesaj atın ve onlarla olan kaygılarınızı paylaşın. Korkularımızı yüksek sesle ifade edebilmek onlarla mücadele etmeyi kolaylaştırır. Ayrıca korkularınızı kağıda yazmak da işe yarayacaktır. Düşünürken aynı cümleyi kendimize 100 kez bile tekrar edebiliriz ama kağıda bir kez yazarız. Girdiğimiz kısır döngüden çıkmamızı kolaylaştıracak önemli bir yöntem de bir yakınımızla korkularımızı konuşmaktır. Konuşulmayan her şey insana yük olur.
Kaygı Bozuklukları ve türleri hakkında detaylı bilgi almak için; ‘Konya Kaygı Bozukluğu (Anksiyete) Terapisi‘ başlıklı yazımızı okumanızı öneririz.
10. Komik bir video izleyin.
Bu son öneri en kolay olanı olabilir: size komik gelen videolar, gösteriler izleyin. Gülümsemek kaygılı – anksiyeteli bir zihin için en iyi çözümdür. Araştırmalar, kahkahaların psikolojimiz için birçok faydası olduğunu göstermektedir; Bir çalışma, mizahın egzersiz kadar hatta daha fazla kaygıya (anksiyeteye) yardımcı olabileceğini göstermektedir.
No comments yet.