0 850 840 87 87

Çocuğunuzla Nasıl Vakit Geçirdiğiniz Onun Geleceğini Belirliyor !

Çocuğunuzla Nasıl Vakit Geçirdiğiniz, Onun Geleceğini Belirliyor !

İnsanlık tarihi boyunca insan beyninin yapabildikleri yüksek zeka göstergesi olarak algılanmış ve hep tartışma konusu olmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda zekaya verilen önem daha da artmıştır. Yapılan araştırmalara göre kalıtımın zeka üzerindeki etkisi yüzde elliden az iken çevresel etmenlerin etkisi yüzde elliden fazladır. Yani zeka geliştirilebilir. Peki nasıl? ‘Konya Psikolog- Optimum Aile Danışma Merkezi’ olarak bu yazımızda bu konuyu ele alacağız. Ancak şunu hiçbir zaman unutmayalım ki amacımız süper bebek yetiştirmek değil! Her bebek kendine özgü doğar amacımız bu özgünlüğü koruyarak gelişimini desteklemektir. 

 

İlk Altı Ayda Daha Çok Kucağa Alınan Bebeklerin IQ su Daha Fazla Gelişiyor

İnsan gelişimi anne karnında başlamaktadır haliyle beyin de anne karnında gelişim sağlar.  Anne karnındaki 36 haftalık  süreçte ve iki yaşına kadar olan kritik dönemde beyin gelişimi için sunulan uyaranlar yetişkinlikteki beceriler üzerinde oldukça büyük etkiye sahip. Bu süreçte bebekte  öğrenmeye yönelik oluşturulan tutumlar ileriki dönemlerde bebekte konsantrasyon sorunlarına, öğrenme isteğinin azalmasına yol açabilmektedir.

İki yaşa kadar olan kritik süreç uygun uyaranların seçilmesiyle en faydalı şekilde atlatılabilir. En basit uyaran bebeğinizi sık sık kucağa almanızdır. İlk altı ayda bebekler ne kadar çok kucağa alınırsa bebeğin mekânsal, zihinsel, sözel becerileri, IQ düzeyleri o kadar fazla gelişir. Çocuğunuzla Nasıl Vakit Geçirdiğiniz Onun Geleceğini Belirliyor !

 

Bebekler Neye İhtiyaçları Olduğunu Çoğu Zaman Ebeveynlerinden Daha İyi Bilir

Bebeğin gelişim dönemine en uygun uyaranı sunmak ebeveynleri her zaman kaygılandıran bir durum olmuştur. Ancak bu durum sanıldığının aksine oldukça kolaydır. Nasıl mı? Her zamanki bebeğinizin sözünü dinleyerek en uygun uyaranı seçebilirsiniz. Bizlere bebekler ya da çocuklar hiçbir şey bilmiyormuş gibi gelse de onlar gelişim dönemlerine uygun davranış ve seçimlerde bulunurlar. Dikkat edilmesi gereken husus bebeğinizin davranışlarını dikkatlice gözlemlemek olmalıdır.

Bebekler neye ihtiyaç duyduklarını çoğu zaman ebeveynlerinden daha çok bilirler. İhtiyaçlarının giderilmesi için ebeveynlerin bebeklerinin verdikleri sinyallere dikkat etmeleri gerekir. Oyuncak gibi uyaranların seçimi de bebeklerin tercihine bırakılmalıdır . Bebeğe öncelikle iki veya üç oyuncak sunmak bunların arasından seçim yapmasına izin vermek gerekir. Bebek o dönemine en uygun oyuncağı almak  onunla oynamak isteyecektir. Sonrasında  ise ebeveynler her farklı uyaran sunumunda yeni uyaranın eski uyarana benzeyip benzemediğine dikkat etmelidir. Bebek yeni uyaranı eski uyaranla bağıntısını kurabilmelidir. Böylece anlamlı öğrenme gerçekleşmiş olur.

 

Çocuğunuzun Oyuncaklarını Kalıp Yargılara Göre Seçmeyin

Bebeğinize oyuncak seçiminde bulunurken cinsiyetçi kalıp yargılarınızdan bütünüyle uzaklaşmalısınız. Kız oyuncağı erkek oyuncağı ayrımı yapmadan çok çeşitli uyaranlar sunmaya çalışın. Ne kadar çok uyaran sunulursa yaşadığı dünyaya ait bilgisi o kadar çok artacaktır. Erken dönemde başlayan cinsiyet rollerinin aşılanması bebeklik döneminde oyuncak seçimiyle başlayabilmektedir.  Üç yaşındaki bir kız çocuğunun ‘kızlar araba sürmez ki’, erkek çocuğun ise ‘erkekler yemek pişirmez’ gibi söylemlerine şahit olmak üzücü olsa gerek.

Bebeğiniz kendi kendine hareket edebilir duruma geldiği zaman yani emeklemeye başladığında onun çevresini keşfetmesine izin vermek uyaranlar açısından bolca zenginlik sağlayacaktır. Odada ona zarar verebilecek her şeyi kontrol altına almalı ve özgürce dolaşmasına izin verilmelidir.

 

Fazla Uyaran Zararlı

Yukarıdaki pasajların birinde  bebeğinize seçmesi için uyaran sunarken iki veya üç uyaran arasından seçme fırsatı tanıyın demiştim.  Uyaran sayısının  optimum düzeyde olması gerektiği için böyle bir sınırlama getirilmiştir. Eksik uyaran bebeğin gelişimini yavaşlatırken fazla uyaran bebeğin kaygılanmasına korkmasına sebep olur. Bebekler de genellikle bu korkuyu ağlayarak atlatırlar. Yani fazla uyaranın sebep olduğu stresi ağlayarak atabilirler. Bu durumda bebeğinizi kucağınıza alıp sevecen ve rahatlatıcı tutumlarda bulunmalısınız.

Düğünler, partiler, kalabalık aile ortamları ; fazla sesin, parlak ışıkların olduğu bütün ortamlar bebekler için fazla uyaranın olduğu ortamlardır ve bebekler genellikle böyle ortamlarda huysuzlaşır ve ağlarlar. Dünyada henüz çok vakit geçirmemiş olan bebeklerin yani küçük bebeklerin uyarılması , dünya hakkında belli bir bilgiye ulaşmış bebeklerden daha fazla olacaktır.  Küçük bebekler için bezlerinin , kıyafetlerinin değiştirilmesi, banyo yaptırılması , onunla konuşulması yeterli sayıda uyaran sağlar. Fazla uyaranın sürekli olması bebeklerin  kronik kaygı yaşamasına ve yeni bilgiyi öğrenme konusunda kendilerini yetersiz hissetmesine sebep olabilir.

 

Yönlendirici Anne Misiniz?

Ebeveynler genellikle bebeklerini ya da çocuklarını yönlendirmeyi severler.  Ancak yönlendirmenin gereğinden fazla olması öğrenme sürecine zarar verir. Yönlendirme ve bir oyunun nasıl oynanacağı şeklinde yapılan öğretme çabaları bebeğin kendi yöntemleriyle düşünmesini , meraklarını giderecek şekilde keşiflerde bulunmasını kısıtlar. Sürekli yönlendirilen bebekler ilerleyen dönemlerde yalnız karar almakta güçlük çekebilir, sürekli desteğe ihtiyaç duyabilir.  Çocuğunuza  ‘Şimdi puzzle yapmaya ne dersin ?’ diye sormak yerine  ‘Şu an ne yapmak istiyorsun?’  diye  sorarsanız yönlendirmek yerine  ilgi alanlarına yönelmiş olursunuz. Sürekli müdahalede  bulunmak  ilerleyen yaşlarda hiperaktiviteye sebep olabilmektedir.

Bebeklerin içinde bulundukları döneme uygun olarak uyaran seçebildiklerini söylemiştik. Bunun dışında kalan uyaranlar bebek için uygun olmayan uyaranlar olacaktır . Ancak bazı ebeveynler uyaranlar konusunda ısrarcıdırlar ve çocuk\bebek üzerinde baskı kurabilmektedirler. Baskı çocuğunuzun öğrenmeye karşı tutumlarını etkileyebilir. Henüz o uyaranı karşılayamayacak güçte olan çocuğunuz baskı sonucu, onu  yapmaya çalışacak yapamayınca da yetersizlik duyguları geliştirecektir. Üstelik bu durum ebeveynlerde de çocuğunun yetersiz olduğuna dair tutum geliştirmesine sebep olur. Başarısızlıkla sonuçlanan her durum ebeveynler için hayal kırıklığıdır. Konya Pedagog alanında ebeveynlerin sıklıkla destek arayışına girdikleri sorunlardan birisi de çocukların bu yetersizlik ve hayal kırıklığı gibi biriken duygular nedeniyle yaşadığı ağlama krizleridir.

Bahsettiklerimizi özetleyecek olursak  zihinsel becerilerin gelişimi için öncelikle bebeğinize\çocuğunuza; stressiz , fiziksel temasın fazla olduğu , cezadan ve ödülden arınmış, keşfetme güdüsünün yok edilmediği, optimum düzeyde uyaranın bulunduğu , hareketlerinin kısıtlanmayacağı,  keşif merakının giderileceği donanımlı ve güvenli bir ortam sunun. Ne kadar küçük olursa olsun çocuğunuzla konuşun bolca iletişim kurun. Yeni şeyler öğrenebilmesi için ona fırsatlar sunun , müdahalede bulunmadan ihtiyacı olduğunda destek verecek şekilde yanında bulunun.

Unutmayın; çocuğunuzun zeka gelişimi ve öğrenme isteği için, yönlendiren oyunlarına karar veren bir ebeveyn olmayın. Her çocuk bir keşfetme ve öğrenme güdüsüyle doğar, bunu desteklemeniz, uygun ortam sağlamanız, ödül ve ceza ile manipule etmemeniz çocuğunuzun öğrenme isteğini arttıracak ve zeka gelişimini olumlu etkileyecektir.

 

No comments yet.

Leave a comment

Your email address will not be published.